Çizgi romanlarda fizik
Çizgi romanlarda fizik – Bilgi aktarım yöntemi olarak süper kahramanlar
Burak Cem Coşkun – Sabancı Üniversitesi, Fizik Bölümü Lisansüstü öğrencisi
Tarihte diyagram ve çizgilerle hikaye anlatıcılığının
öncülerinden İstanköylü Epikharmos, toplumların kurucu öğeleri olan mitosların
aktarım yolu olarak bu çizgisel anlatım yolunu seçmiş ve insanlarda bıraktığı
izlerden büyük ihtimal etkilenmişti. Modern mitoslar günümüzde çizgi romanların
köşe taşlarını oluşturabildiği gibi, bu yazıda inceleyeceğimiz üzere Minesota Üniversitesi fizik profesörü James
Kakalios gibileri gençlere temel bilimsel konseptleri öğretmede çizgi romanların
diğer birçok yöntemden daha etkili olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle temel
fizik problemleri ile ilgili analojiler veya diyagramlarla herhangi bir
anlatıma girildiğinde öğrencilerden en çok, “iyi de bunu gerçek hayatta nerede
kullanacağız?” sorusu duyulduğu, halbuki bir fizik yasası herhangi bir süper
kahraman üzerinden anlatıldığında bu tarz soruların sorulmayıp öğrenciler
tarafından ilginç bir şekilde benimsenmesi, 1960’lı yıllarda çizgi roman
yazarlarını bilimsel yöntem ve konseptlerin bu süper kahramanlarla birlikte
insanlara aktarılmasının önünü açmıştı. Ortaçağ dönemi Avrupa’sında Viking
tanrıları için kurban veren bu mitosun günümüzde çocukların oyuncak ve
kitaplarını doldurup taşırması işte çizgi romanların bilgiyi aktarım yönünden
ne kadar kuvvetli birer araç olduğunun adeta kanıtıdır. Şimdi gelin yeri geldiğinde
ses hızını aşabilen ve hatta ışık hızına yakın hızlarda koşabilen bir kahraman
olan Flash’in bu çizgi romanlarda fizik ile harmanlanmış
yeteneklerini kısaca inceleyelim.
Kütleçekim ve sürtünme
Flash’in çok büyük hızlara
ulaşması onun kütleçekimini yenmesinin en önemli sebebi iken bunun sonucunda binaların
yanlarından tırmanabilir ve o yüksekliklere bir adım mesafesi ile zıplayabilir.
Bir kişi zıpladığında kütleçekim etkisi ile yavaşlar ve belli bir yükseklikte
hızı sıfırlanır. Bina tepesine
ulaştığında hızı minimum hız olan v^2=2gh ulaştığında binaya tırmanması için önünde
bir engel yok. Aslında Flash’in burda yaptığı Newton’un 3. Yasasından yararlanıp
zemindeki sürtünme kuvvetini kullanması sayesindedir. Atomlar homojen,
periyodik olarak kristal yapıda ya da amorf , rastgele yapıda dizilime
sahiptirler. Flash’in her bir adımı bu atomlar arası bağı koparıp yenilerinin
oluşmasını sağlar. İşte bu atomik düzenlemeye karşı direnç sürtünmedir ve o
olamadan Flash hiçbir yere koşamaz. Cismin ağırlığı ile doğru orantılı olan bu
sürtünme binaların yanından koşarken zemine dik herhangi bir ağrılık
olmamasından ötürü pek mümkün gözükmez. Asıl yaptığı, bir adımında binanın
yüksekliği olan mesafeyi katedebilmesidir. Aynı şekilde hava ve su gibi
akışkanları manipüle edebilen Flash, bir şok dalgası ile rakiplerini yenme
özelliğine sahiptir. Hava molekülleri arasında çok büyük boşluklar bulunur ve
ideal koşullarda bu moleküller neredeyse ses hızında yer değiştirirler. Biz koştuğumuzda
yüksek yoğunluklu bir birikme oluşmaz çünkü ortalama hızımız bu moleküllerin
hızlarından düşüktür. Flash ise havanın belirli bir hacmini bu moleküllerden
hızlı oynatır ve önünde şok birikim dalgası yaratır. Bu fizik kurallarınca
mümkündür. Aynı zamanda su üzerinde de koşabilmesi su moleküllerinin tepki
süresinden çok daha hızlı basabilmesi ve sıvının katı gibi davranmasını
sağlamasındandır(elinizi suya sertçe vurup çekin, beton etkisi dedğimiz etki
gibi… ). Yine Newton’un 3.Yasası ayaklarının altında oluşturduğu vortexlerle
ona ters yönde bir tepki kuvveti sağlayarak onu suyun üstünde tutar.
Ses hızı, basınç ve Doppler
Flash koşarken düşen insanları
yavaşlatabilen, bombaları durdurabilen alçak basınç alanları yaratır. Koşarken
hava kütlesinin yerini değiştirdiğinde düşük yoğunluklu arta kalan alan vakum
etkisi yapar. Hava bu vakumu doldurmak ister ve etrafında bulduğu her şeyi
beraberinde sürükler. Metro tünelinde Yenikapı metrosu geçmek üzereyken
elinizde tuttuğunuz HBT dergisini havaya atın ve aynı etkiyi gözlemleyin. Tren
ne kadar hızlıysa basınç farkı o kadar fazla, etraftaki objelere uygulanan
kuvvet de o kadar fazla olur.
Flash aynı zamanda sesten hızlı
koştuğunda(saniyede 343 metre) etrafındakilerle iletişim kuramaz ve başınç
dalgalanmaları sonucu oluşan sonik patlama yaratabilir. Ses dalgalarının
dalgaboyları bu yerdeğiştirmelerden dolayı sıkışırsa, Flash’a ulaşan sesler
aynı zamanda Doppler kaymasına uğrar. Bir ambulans hareket halinde sizden
uzaklaşırken veya yaklaşırken sirenlerine dikkat edin, işte aynı bunun gibi
frekans kaymaları yaşanır.
Resim 2. Arkasında bıraktığı
düşük basınçlı alanla cisimleri
yönlendirir.
Bağıl
hız
Flash’in mermileri havada
durdurma yöntemi Newton yasaları ile uyumludur. İlk önce merminin hızı ile
kendi hızını eşitler ve kendisi ile mermi arasındaki bağıl hızı sıfırlayarak
mermiyi yönlendirebilir. Beyzbol tutucularının topun gidiş yönünde doğru anlık
hareketle topu yakalamaları gibi…
Resim 3. İtme ve momentum,
mermiyi durdurması için kullanması gereken konseptler arasında.
Özel
görelilik, ışık hızı ve kuantum mekaniği
Flash bazı durumlarda ışık
hızına da yaklaşabilir. Einstein’ın özel göreliliğine göre hareket halindeki
cisimler birbirlerine göre farklı sistemlerde
uzunluk,zaman ve kütle gibi niceliklerde farklılıklar gözlemler. Tabii
ki işin detayında bu kadar basit olmadığı bir gerçek fakat konsept olarak kullanılabilmesi
bile önemlidir. Örneğin, Flash koşarken dışardan bir gözlemciye göre daha zayıf
gözükecek(uzunluğunda bir sıkışma olacak) ve zaman ona göre daha yavaş akacak,
relativistik etkilerle kütle kazanacaktır. Aynı zamanda vücut titreşim
frekansını duvardaki atomların frekansına eşitleyip katı objelerin içinden
geçebilmesi aslında kuantum tünelleme ile de mümkündür.
Resim 4. Işık hızına
yaklaştıkça ağırlaştığını farkeden ve yorulan Flash.
Resim 5. Kuantum tünelleme ile
katı objelerden geçen Flash. Hızı ne kadar artarsa geçiş olasılığı da o kadar
artar.
Kaynakça
1 – Kakalios,
James, 2009, The physics of superheroes, Spectacular second
edition, Gotham Books
2 – National Periodical
Publicaitons Inc.(DC)
Comments
Post a Comment